Birazdan yazacağım tartışmanın öncesi var , fakat sadece bir kısmını yayınlayacağım. Konu ; Eurovision Kürtçe şarkıyla katılmalımıyız katılmamalımıyız.

-Ben
-Katılımcı


- Ben :
Öyle birşey olsa bile o şarkının nasıl besteleneceği meçhul, nasıl yazıya dökülecek bu beste, güfte. Daha kürtçe edebi bir metin bile yok, ha wikiye göre var
Bakın benim çalıştığım yerde kürt arkadaslar var istedikleri gibi kürtçe konuyorlar kimse birşey demiyor, fakat kürtçe yazmaya gelince beceremiyorlar, birinin yazdığını diğeri okuyamıyor yada biri keko yazıyor biri keke yazıyor aynı sözcüğü herbiri farklı yazıyor. Şimdi böyle bir durumda nasıl bir edebi metin yazmayı düşünüyorlar merak ediyorum

- Katılımcı:
Kürtçe yüzyıllardan beri Anadolu'da konuşuluyor. Boşuna oturup dil yazdılar,uydurdular diye kendinizi avutmayın. 1600 lerde yazılmış kapı gibi Mem-u Zin var. Hiçbir halta inanmıyorsan git onu araştır.

Bugün Kürtçe Irak Kürdistan Federe Cumhuriyeti'nin resmi dilidir. Google bile Kürtçe hizmet veriyor. Türkiye'de bile Kürtçe yayın yapan devlet televizyonu var.

Boşuna yırtınmayın. Herkesin kabul ettiği gibi sizde Kürtçe'yi eşek gibi kabul edeceksiniz.

- Ben: Mem-u Zin , kurmancı lehcesiyle yazılmış bir manzumdur. Gidin bakın kurmançı lehcesnin kimler ne zaman kullanmış . Herşeyi bilip bilmeden kürtlere maalediyorsunuz.
Kürtçe diye bir dil yoktur. Kürtçe İnsanların kendi aralarında konuştuğu bir ağızdır. Ne yazısı vardır ne eseri vardır
Bi'tarasınızdan sallayıp insanları yanıltmayın

- Katılımcı:
Kürtçe eser yok Kürtçe yazı yok öyle mi? Yanınızda çalışan muhtemelen de eğitimsiz bir kaç Kürtten yola çıkarak bu iddiayı kanıtlamaya çalışmanız çok komik gerçekten. Gerçekten yanınızda çalışan kişilerden verdiğiniz bu örnekle çok bilimsel bir şekilde Kürtçe diye bir dilin olmadığını ispatladınız. Bize de söz söylemek düşmez ama biz yine de sizin için bir kaç kelime ziyan edelim hatrınız kalmasın.

Kurmançi'nin ne zaman kimler tarafından kullandığını ne olur söyle de bilelim. Papua Yeni Gineliler falan kullanmıştır herhalde Kurmançi'yi.

Ben de size Mem-u Zin'in başında Ahmed Hani'nin ne dediğini okuyun derim. ''Ben bu eseri zamanın gözde dilleri Arapça ve Farsça yazmıyorum. Kürtçe yazıyorum ki ileride sizin diliniz yok demesinler.'' Yani adam taa o devirden senin gibileri görmüş de konuşmuş.

İstediğiniz kadar yırtın kendinizi. İstediğiniz kadar görmemezlikten gelin. Bugün Türkiye'de milyonlarca insan Kürtçe konuşuyor. Konuşmaya da devam edecek.

Siz kudurmaya devam edin Kafanızı kuma gömüp görmemezlikten gelirken de poponuzu dışarıda bırakmayın. Pandik atarlar sonra mazallah


- Ben: Bir restorantta çalışıyorum ve yanımda çalışan personelde Garson, eğitim durumlarıda gayet iyi ve iyi derecede Türkçe konuşmaktalar, onlarlada bu konuyu tartışıyoruz onlarda benim fikrimi onaylıyor, hala bilip bilmeden ahkam kesiyorsunuz, yanımda çalışan insanları kimse aşağılayamaz.

Kurmançi ise zamanında Kuman Türkleri tarafından kullanılmış. Bide şöyle bir durumda söz konusu Dil olmayan bir ağızın nasıl lehçesi olur , ordada bir anormallik söz konusu

Ahmed Han[sana kürtçesinide yazayım Ehmedê Xanî] kürt filozofu olarak biliniyor fakat bir filozofun sadece 3-4 eserinin olması garip . Doğum tarihi doğum yeri hakkında kesin bir bilgi yok , herkes farklı söylüyor. Yani kim kimle tartışıyorsa oraya çekiyor doğum tarihini . yani ben Atatürk 1881de doğmuş desem , sen yok Ehmedê Xanî 1880de doğmuş diyebilirsin istediğin gibi çekip sündürebilirsin , yani sağlam bir kaynak yok bu adamla ilgili.
+

Türkiyede Kürtçe konuşulmuyor diye birşey söz konusu değil. Oturduğum semte gel gör sokakta herkes istediği agızda konuşabiliyor. Kürtçe Tv olayına gelince; oda bizim başımızdakilerin gafletidir, sanki Türkiyede sadece bir etnik köken varmış gibi kürtçe yayın yapmaya başladılar, bu memlekette lazlar da var çerkezlerde var tatarlarda var , kürtçe yayın yapıldıysa lazcada yayın yapılmalı çerkezcede yayın yapılmalı, bu durum çok büyük karmaşaya yol açar ve bölücülük olur. Herkesin anladığı Tek bir dilden yayın yapmak çok daha normal olur ve geçtiğimiz senelerde de böyle olmuştu

Kimsenin kudurduğu falanda yok, bu gibi talepler anormal saçma ve komik Türkiyeyi bölmek için atılmaya çalışılan adımlardan sadece bir tanesi. aklı başında bir insan bu gibi taleplere sadece güler.

Kürt dili edebiyatı bölümü açılsın ne demektir. Türk eğitim sistemi çok mu düzgün çalışıyorki , Kürtlerinki kaldı

Dem*****ik hak ne demektir. Türk vatandaşı önce kendi hakkını savunsun ondan sonra diğer etnik kökenlere sıra gelir

Diğer etnik kökenlere iş sahası verin ne demektir. Bu ülkede işsizlik oranından kimsenin haberi yok galiba

Bu gibi olaylar Tüm insanların bir çatı altında olduğu birlik beraberlik çerçevesinde çözülebilir. Bütün bu yapılanlar bölücülükten başka birşey değildir.

Şimdi sen istediğini yaz sana bir daha cevap vermeyeceğim. Çünkü bu etnik gruplara Dünyaları versen doymaz Ülkenin yönetimini verin yine yetmez daha fazlasını isterler sonu yok yani bu işin o yüzden Türk milleti kendi çıkarlarını savunlamıdır


- Katılımcı
:
Bir kere şunu kabul edeceksiniz. Yanınızda çalışan personelin yorumlarından yola çıkarak Kürtçe hakkında kesin bir kanıya ulaşmanız son derece saçma. Yanınızdaki personelin eğitim durumu ne? Lise mi üniversite mi? Diller konusundaki bilgileri nedir? Bu konularda çok bilgili kişiler olsalar restorantta çalışmaz gider dil bilimcisi olurlardı.

Kürtçe'nin bir dil olup olmadığına karar verecek olan merciler dil bilimcileridir. Bir açık oturumda Kürtçe'nin dil olmadığını düşüneneler ve dil olduğunu düşünenler tartışıp belgelerle bizi aydınlatırlarsa bizim de kafamızda bir fikir oluşur. Yoksa netten araştırma yapmaya kalksak Türk kaynakları ''Kürtçe diye bir dil yok,Kürt yok.'' Kürt kaynakları ''Kürtlerin 5000 yıllık tarihi'' gibi saçma sapan fikirler çıkıyor ortaya.

Yani olaya taraf olmadan objektif olarak bakan hiçkimse yok. Adam Türk ise reddediyor Kürt ise abartıyor suyunu çıkarıyor. Türk ise Kürtlerin kart kurt sesinden türediğine bile inanıyor. Bu bağlamda düşünürsek ortada büyük bir bilgi kirliliği var.

Meselenin öbür boyutuna bakalım. Kürtçe ister bir dil olsun,ister bir lehçe olsun,ister bir ağız olsun. Bence o kadar da mühim değil. Sonuçta Türkiye Cumhuriyeti'nde ve diğer ülkelerde milyonlarca Kürt tarafından kullanılan bir anlaşma aracıdır. Belirttiğim gibi Irak'ta Kürdistan Federe Bölgesi'nde de resmi dil ilan edilmiştir.

Orası da bizi ilgilendirmez. Biz kendi vatandaşlarmıza bakalım. Türkiye'den konuşalım. Türkiye'de en az 5-6 milyon insan Kürtçe yayınları destekliyor. Kürtçe yayın istiyor. Bunlar da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin de 5-6 milyon yurttaşının isteklerine kayıtsız kalması düşünülemez. En fazla işte 40-50 sene kayıtsız kalabildiler. Daha da ötesi olamaz zaten.

Diğer etnik kökenlere gelince. Evet onların da kendi dillerinde yayın yapma hakları vardır. Bu yayını da devlet yapmasın. Devlet Kürtçe yayın da yapmasın. Özel televizyonların açılmasına izin versin ve bu televizyonları denetime tutsun kafi. Yani eğer Kürtçe televizyona talep varsa özel sektör gerçekleştirsin bunu. Yok Lazca televizyona talep varsa bunu da özel sektör gerçekleştirsin.

Kürtçe eğitim meselesi ise ilkokulda böyle bir eğitim söz konusu olmamalı. Kürtler çocuklarına Kürtçe öğretmek istiyorlarsa eğer evlerinde kendileri öğretmeliler. Devletten böyle bir istekte bulunmaları saçma. Ancak üniversite düzeyinde fakülteler açılabilir.

Nacizane fikirlerim bunlardır.


- Ben: Kürtçe yayını ben desteklemiyorum, neden destekleyeyim ki; bu ülkede 5-6 milyon kürtçe ağızla konuşan insan varsa bunlar sadece Kürtçe ağızı biliyor olamazlar, muhtemelen Türkçede biliyor bu insanlar. hadi bilmediklerini varsayalım, o zaman devletin yapması gereken onlara Türkçeyi öğretmektir, bu milli çıkarlar için olması gerekendir, şuan devlet kendi kendine başka kültürleri başka medeniyetleri kendi milletine zerk ederek misyonerlik yapıyor. bunu Devlet kendi vatandaşına yapıyor, artık Türkiye için milli menfaat diye birşey kalmamıştır. Tüm ipler başkalarının elindedir. Bundan 5-10 yıl önce Hulki cevizoğlu programında "Türkiye için en büyük tehlike PKKnın siyasallaşmasıdır"diyerek bugünki durumu daha önceden görmüştü. hadi önüda geçtim Atatürk bunları daha önceden gördüğü için Gençleri "Gençliğe Hitabe" ile uyarmış.


Ve bu şekilde devam ediyor, biraz uzun okumak isteyen sonuna kadar okusun .